KSÜ’de Filistin ve Kudüs Davası Anlatıldı
Eğitim
31.05.2024 - 20:02, Güncelleme:
31.05.2024 - 20:02
KSÜ’de Filistin ve Kudüs Davası Anlatıldı
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesinde (KSÜ) Akademi İlahiyat Öğrenci Topluluğu ve Bir Gençlik Öğrenci Topluluğunun birlikte organize ettiği Filistin ve Kudüs davası konulu konferans düzenlendi.
KSÜ Yunus Emre Kongre ve Kültür Merkezinde gerçekleştirilen konferansa KSÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Nuri Kahveci, Araştırmacı Cemal Yılmaz, Akademi İlahiyat Öğrenci Topluluk Üyeleri, Bir Gençlik Öğrenci Topluluk Üyeleri, akademisyenler, öğrenciler ve vatandaşlar katıldı.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşının okunması ile başlayan program İlahiyat Fakültesi öğrencisi ve İlahiyatlar Arası Kur'an-ı Kerim Güzel Okuma Yarışması’nda Türkiye birincisi Mehmet Ali Sarıtürk’ün Kur’an-ı Kerim tilaveti ile devam etti.
Kur’an-ı Kerim tilaveti ardından “Filistin ve Kudüs Davası” başlıklı konferansa geçildi.
Kahramanmaraş eski İl Milli Eğitim Müdürü Araştırmacı Cemal Yılmaz 31 Mayıs 2010 tarihinde yaşanan Mavi Marmara Saldırısının 14. yıl dönümü olması sebebiyle katılımcılara İsrail’in yapmış olduğu bu saldırı hakkında da önemli açıklamalarda bulundu.
Yılmaz “Mavi Marmara saldırısının yıl dönümünde KSÜ’de öğrenciler ve vatandaşlar ile bir araya gelmek benim için çok kıymetli. Çünkü anlatılmayan unutturulan zulüm hiç şüphesiz tekrar eder. Zulmün önlenmesini ısrarla nasihat eden dinin temsilcileri olarak sizlere bundan tam 14 yıl evvel gerçekleşen Mavi Marmara saldırısından bahsetmek istiyorum.
Terör Devleti İsrail, açık hava hapishanesi haline getirdiği Filistin’e yine o yıllarda da zalimce ambargolar uygulamaktaydı. Filistin’i karadan, denizden ve havadan esaret altına alarak bölgeye yaşam malzemelerinin geçişine bile izin vermemekteydi. Dünyanın değişik ülkelerinden aktivitelerin milletvekillerinin basın mensuplarının farklı inançların temsilcileri ile ambargoyu aşmak için 10 bin ton gıda ve tamirat malzemeleri gibi diğer insanı malzemelerle İstanbul’dan yola çıktık. Uluslararası sularda İsrail Devletinin 30 Mayıs gecesi sabaha karşı gemimize düzenlemiş olduğu alçakça saldırısı ile karşı karşıya kaldık. Terör Devleti İsrail’in saldırısında 10 arkadaşımız şehit olurken 56 kişi de ciddi şekilde yaralandı. Gemimize el konularak İsrail’e götürüldük orada hapishaneye atılarak sorguya alındık. Ülkemizin girişimleri ile serbest bırakıldık. 3 yıl sonrada İsrail Devleti ülkemizden resmi özür diledi. Açılmış olan davaların bir kısmı bitse de hala bazı davalar devam ediyor. Aradan geçen 14 yılda maalesef İsrail’in tutumunda bir değişiklik olmadı. Müslümanlar her nerede olursa olsun Siyonistlerin düşmanı olarak algılanıyor. Bugün Filistin’de yaşananlar İsraillin Müslümanlara karşı genel tutumunu yansıtıyor.
Kudüs Kiminse Dünyanın Hâkimi O’dur
Tarih boyunca Kudüs’ü elinde tutan Devletler dünyaya hükmetmiştir. Bugünde bir avuç Müslüman bunun mücadelesini hakkın batıla galip gelme mücadelesini vermektedir. Onlar orada zalimler ile savaşırken bizler burada hiçbir şey olmamış gibi davranamayız. Ortada bir zulüm varsa ilkin elimizle sonra dilimizle eğer hiçbir şeye güç yetiremiyorsak o zamanda kalbimizle bu zulme dur demeliyiz. Kudüs de zulüm hiç durmadı. 7 Ekim'de yeniden kıyama geçildi. Bu seferde dünyanın süper güçleri İsrail’e destek olmak için bölgeye akın ederek Gazze yakınlarına kadar savaş gemileri getirildiler. Ve bu tehdit aslında tüm Müslüman dünyasınaydı. Ve bir şey oldu. Gazze’liler kaçmadılar bulundukları yerleri terk etmediler. Canlarını, çocuklarını ve evlerini kaybettiler yine de yerlerinden ayrılmadılar. Sevgili kardeşlerim Kudüs ümmetindir. Sadece Filistinlilerin inisiyatifine bırakılamaz. Onlar her şeyini verdiler. Peki, kendimize bir soralım. Biz neyi verebildik?
Bu Savaş Bizlere Neleri Öğretti?
Bu olanların tek suçlusu Batı mı? Ümmetin dağınıklığı, Cihat ruhundan bizleri uzaklaştıran anlayışlar cihatçı olmak katılımcılık ile bir tutan terör destekçileri bu kavramı bize nasıl unutturdu. Hâlbuki ki Cihat iman eden bir Müslümanın ilk vazifesi değil midir? Şu an Filistin de bu vazifeyi icra eden Müslüman kardeşlerimiz birer terörist midir? Aksa tufanı bizlere çok şey öğretti. İnsanlığa savaşta dahi insanlık nasıl olunur bunu öğretti. Biz Müslümanlara da nasıl Mücahit olunur. Nasıl Müslüman olunur ve nasıl Müslümanca ölünür gösterdiler. Aynı zamanda da İsrail ve ABD devlet değil birer katliam şebekesi olduğunu gösterdi. Allah'tan başka kimse karşısında diz çökmeyeceklerini nasıl Müslümanca duruş sergileneceğini bizlere bunu şehadetleriyle gösterdiler.
Allah’tan Asla Ümit Kesilmez
Ebu Ubeyde “Topraklarımızı işgal edenlerin hesabını biz soracağız. Bu zulme sessiz kalanların hesabını ise Allah soracak.” diyor. Allah hesabı çetin olandır. Rabbim hesap verebilecek hassasiyeti bizlere nasip etsin. Filistinli kardeşlerimizin vermiş olduğu mücadeleden anlıyoruz ki düşman güçlü değil maalesef biz dağınık haldeyiz. Allah bizi tekrar bir araya toplasın, tekrar kalplerimizi birbirimize ısındırarak ateş çukurlarına düşmekten bizi kurtarsın. Değerli kardeşlerim dostlarıyla mücadele edenler düşmanları ile savaşamazlar. İttifaklarımızı çoğaltarak nasıl bir araya gelerek yekvücut olmamız lazım. Yangın çok büyük ve seyredilerek kazanılacak hiçbir zafer yoktur. Kınayarak kızarak hiçbir yere varamayız. Fert planında herkes üzerine düşenin fazlasını yapmalı o takdirde Allah’ın nusreti yakındır. Hak her zaman galiptir düsturuyla hareket edeceğiz. İman varsa imkân da vardır her zaman. Boykot ise boykot, çalışmak lazımsa çalışacağız. Ve hiçbir zaman Allahtan ümidimizi kesmeyeceğiz. Hak hâkim olana kadar, ve de kıyamete kadar hak ile batıl, adalet ile zulüm, iyi ve kötü, doğru ile yanlış mücadelesi her zaman devam edecektir. Ya toprağın altında ya da üstünde kazanacağız diyor, Filistinli kardeşlerimize olan desteğimizi bir kez daha yineliyorum.” sözlerini ifade etti.
Konferansta Akademi İlahiyat Öğrenci Topluluğu adına söz alan İlahiyat Fakültesi 4. sınıf öğrencisi Ayşe Nur Kaba ve Bir Gençlik Öğrenci Topluluğu adına söz alan Tıp Fakültesi 4. sınıf öğrencisi Fatih Mehmet Kaplan “Biz Türkiye’de yaşayan vicdanlı ve onurlu insanlar olarak 7 Ekim’den bu yana ilan ettiğimiz teyakkuz halimizi sürdürüyor ve Filistin halkının yanında olmaya devam ediyoruz. İşte bu nedenle ülkemizin her şehrinde ve üniversitelerde oluşturduğumuz Gazze Çadırları ve bu gün gerçekleştirdiğimiz konferansları ile Filistinli kardeşlerimiz ile omuz omuza olduğumuzu haykırıyoruz.” açıklamalarında bulundular.
Konferans konuşmalarının ardından KSÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Nuri Kahveci, Araştırmacı Cemal Yılmaz’a hediye takdiminde bulundu.
Filistin’de yaşanan dramı konu alan sine vizyon gösterisi ile devam eden programda 3. sınıf öğrencisi Sümeyye Seyithanoğlu’nun ‘Kudüs’ başlıklı şiiri salondakilere duygu dolu anlar yaşattı.
Grup Taha tarafından birbirinden güzel ezgilerin seslendirildiği gece de Filistin’de ve mazlum coğrafyalarda ki insanlar için dualar edilerek tüm şehitlere ve gazilere Allah’tan rahmet dilendi.
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesinde (KSÜ) Akademi İlahiyat Öğrenci Topluluğu ve Bir Gençlik Öğrenci Topluluğunun birlikte organize ettiği Filistin ve Kudüs davası konulu konferans düzenlendi.
KSÜ Yunus Emre Kongre ve Kültür Merkezinde gerçekleştirilen konferansa KSÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Nuri Kahveci, Araştırmacı Cemal Yılmaz, Akademi İlahiyat Öğrenci Topluluk Üyeleri, Bir Gençlik Öğrenci Topluluk Üyeleri, akademisyenler, öğrenciler ve vatandaşlar katıldı.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşının okunması ile başlayan program İlahiyat Fakültesi öğrencisi ve İlahiyatlar Arası Kur'an-ı Kerim Güzel Okuma Yarışması’nda Türkiye birincisi Mehmet Ali Sarıtürk’ün Kur’an-ı Kerim tilaveti ile devam etti.
Kur’an-ı Kerim tilaveti ardından “ Filistin ve Kudüs Davası” başlıklı konferansa geçildi.
Kahramanmaraş eski İl Milli Eğitim Müdürü Araştırmacı Cemal Yılmaz 31 Mayıs 2010 tarihinde yaşanan Mavi Marmara Saldırısının 14. yıl dönümü olması sebebiyle katılımcılara İsrail’in yapmış olduğu bu saldırı hakkında da önemli açıklamalarda bulundu.
Yılmaz “Mavi Marmara saldırısının yıl dönümünde KSÜ’de öğrenciler ve vatandaşlar ile bir araya gelmek benim için çok kıymetli. Çünkü anlatılmayan unutturulan zulüm hiç şüphesiz tekrar eder. Zulmün önlenmesini ısrarla nasihat eden dinin temsilcileri olarak sizlere bundan tam 14 yıl evvel gerçekleşen Mavi Marmara saldırısından bahsetmek istiyorum.
Terör Devleti İsrail, açık hava hapishanesi haline getirdiği Filistin’e yine o yıllarda da zalimce ambargolar uygulamaktaydı. Filistin’i karadan, denizden ve havadan esaret altına alarak bölgeye yaşam malzemelerinin geçişine bile izin vermemekteydi. Dünyanın değişik ülkelerinden aktivitelerin milletvekillerinin basın mensuplarının farklı inançların temsilcileri ile ambargoyu aşmak için 10 bin ton gıda ve tamirat malzemeleri gibi diğer insanı malzemelerle İstanbul’dan yola çıktık. Uluslararası sularda İsrail Devletinin 30 Mayıs gecesi sabaha karşı gemimize düzenlemiş olduğu alçakça saldırısı ile karşı karşıya kaldık. Terör Devleti İsrail’in saldırısında 10 arkadaşımız şehit olurken 56 kişi de ciddi şekilde yaralandı. Gemimize el konularak İsrail’e götürüldük orada hapishaneye atılarak sorguya alındık. Ülkemizin girişimleri ile serbest bırakıldık. 3 yıl sonrada İsrail Devleti ülkemizden resmi özür diledi. Açılmış olan davaların bir kısmı bitse de hala bazı davalar devam ediyor. Aradan geçen 14 yılda maalesef İsrail’in tutumunda bir değişiklik olmadı. Müslümanlar her nerede olursa olsun Siyonistlerin düşmanı olarak algılanıyor. Bugün Filistin’de yaşananlar İsraillin Müslümanlara karşı genel tutumunu yansıtıyor.
Kudüs Kiminse Dünyanın Hâkimi O’dur
Tarih boyunca Kudüs’ü elinde tutan Devletler dünyaya hükmetmiştir. Bugünde bir avuç Müslüman bunun mücadelesini hakkın batıla galip gelme mücadelesini vermektedir. Onlar orada zalimler ile savaşırken bizler burada hiçbir şey olmamış gibi davranamayız. Ortada bir zulüm varsa ilkin elimizle sonra dilimizle eğer hiçbir şeye güç yetiremiyorsak o zamanda kalbimizle bu zulme dur demeliyiz. Kudüs de zulüm hiç durmadı. 7 Ekim'de yeniden kıyama geçildi. Bu seferde dünyanın süper güçleri İsrail’e destek olmak için bölgeye akın ederek Gazze yakınlarına kadar savaş gemileri getirildiler. Ve bu tehdit aslında tüm Müslüman dünyasınaydı. Ve bir şey oldu. Gazze’liler kaçmadılar bulundukları yerleri terk etmediler. Canlarını, çocuklarını ve evlerini kaybettiler yine de yerlerinden ayrılmadılar. Sevgili kardeşlerim Kudüs ümmetindir. Sadece Filistinlilerin inisiyatifine bırakılamaz. Onlar her şeyini verdiler. Peki, kendimize bir soralım. Biz neyi verebildik?
Bu Savaş Bizlere Neleri Öğretti?
Bu olanların tek suçlusu Batı mı? Ümmetin dağınıklığı, Cihat ruhundan bizleri uzaklaştıran anlayışlar cihatçı olmak katılımcılık ile bir tutan terör destekçileri bu kavramı bize nasıl unutturdu. Hâlbuki ki Cihat iman eden bir Müslümanın ilk vazifesi değil midir? Şu an Filistin de bu vazifeyi icra eden Müslüman kardeşlerimiz birer terörist midir? Aksa tufanı bizlere çok şey öğretti. İnsanlığa savaşta dahi insanlık nasıl olunur bunu öğretti. Biz Müslümanlara da nasıl Mücahit olunur. Nasıl Müslüman olunur ve nasıl Müslümanca ölünür gösterdiler. Aynı zamanda da İsrail ve ABD devlet değil birer katliam şebekesi olduğunu gösterdi. Allah'tan başka kimse karşısında diz çökmeyeceklerini nasıl Müslümanca duruş sergileneceğini bizlere bunu şehadetleriyle gösterdiler.
Allah’tan Asla Ümit Kesilmez
Ebu Ubeyde “Topraklarımızı işgal edenlerin hesabını biz soracağız. Bu zulme sessiz kalanların hesabını ise Allah soracak.” diyor. Allah hesabı çetin olandır. Rabbim hesap verebilecek hassasiyeti bizlere nasip etsin. Filistinli kardeşlerimizin vermiş olduğu mücadeleden anlıyoruz ki düşman güçlü değil maalesef biz dağınık haldeyiz. Allah bizi tekrar bir araya toplasın, tekrar kalplerimizi birbirimize ısındırarak ateş çukurlarına düşmekten bizi kurtarsın. Değerli kardeşlerim dostlarıyla mücadele edenler düşmanları ile savaşamazlar. İttifaklarımızı çoğaltarak nasıl bir araya gelerek yekvücut olmamız lazım. Yangın çok büyük ve seyredilerek kazanılacak hiçbir zafer yoktur. Kınayarak kızarak hiçbir yere varamayız. Fert planında herkes üzerine düşenin fazlasını yapmalı o takdirde Allah’ın nusreti yakındır. Hak her zaman galiptir düsturuyla hareket edeceğiz. İman varsa imkân da vardır her zaman. Boykot ise boykot, çalışmak lazımsa çalışacağız. Ve hiçbir zaman Allahtan ümidimizi kesmeyeceğiz. Hak hâkim olana kadar, ve de kıyamete kadar hak ile batıl, adalet ile zulüm, iyi ve kötü, doğru ile yanlış mücadelesi her zaman devam edecektir. Ya toprağın altında ya da üstünde kazanacağız diyor, Filistinli kardeşlerimize olan desteğimizi bir kez daha yineliyorum.” sözlerini ifade etti.
Konferansta Akademi İlahiyat Öğrenci Topluluğu adına söz alan İlahiyat Fakültesi 4. sınıf öğrencisi Ayşe Nur Kaba ve Bir Gençlik Öğrenci Topluluğu adına söz alan Tıp Fakültesi 4. sınıf öğrencisi Fatih Mehmet Kaplan “Biz Türkiye’de yaşayan vicdanlı ve onurlu insanlar olarak 7 Ekim’den bu yana ilan ettiğimiz teyakkuz halimizi sürdürüyor ve Filistin halkının yanında olmaya devam ediyoruz. İşte bu nedenle ülkemizin her şehrinde ve üniversitelerde oluşturduğumuz Gazze Çadırları ve bu gün gerçekleştirdiğimiz konferansları ile Filistinli kardeşlerimiz ile omuz omuza olduğumuzu haykırıyoruz.” açıklamalarında bulundular.
Konferans konuşmalarının ardından KSÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Nuri Kahveci, Araştırmacı Cemal Yılmaz’a hediye takdiminde bulundu.
Filistin’de yaşanan dramı konu alan sine vizyon gösterisi ile devam eden programda 3. sınıf öğrencisi Sümeyye Seyithanoğlu’nun ‘Kudüs’ başlıklı şiiri salondakilere duygu dolu anlar yaşattı.
Grup Taha tarafından birbirinden güzel ezgilerin seslendirildiği gece de Filistin’de ve mazlum coğrafyalarda ki insanlar için dualar edilerek tüm şehitlere ve gazilere Allah’tan rahmet dilendi.
Habere ifade bırak !
Bu habere hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.